HES’ler Yalnızca Doğa Katliamı Değildir…

73

HES (Hidro Elektrik Santral) direnişleri gazetelerde kalıcı bir biçimde yerini almaya başladı. Üstelik ülkenin her bölgesinde karşımıza çıkıyor halkın direnişi ile ilgili haberler… En son Tokat’ın Zile ilçesinde 2000 kişi ilçede yapılması planlanan 3 adet HES’e karşı yürüyüş yaptı. Zile-Çekerek yolunu kapatan eylemciler biber gazlı müdahaleye rağmen gösterilerini bir süre devam ettirdiler. Zile köylülerini jandarma güçlerinin müdahalesine rağmen saatlerce yürüyüşlerine devam etmesini sağlayan sorun aslında sadece bölgeye özgü değil. Doğu Karadeniz’de, Kürdistan’da ve ülkenin akan suyu olan tüm bölgelerinde azgınca ve plansız bir HES saldırısı var. Geçtiğimiz sayıda GAP projesi bünyesinde yer alan HES ler üzerinden konuya değinmiş olmakla beraber bu sayımızda biraz daha kapsamlı bir biçimde konuya devam etme ihtiyacı duyduk.

Son söz olarak söyleyeceklerimizi baştan söyleyelim; Kapitalizm her alanda insanlığa ve doğaya bir gelecek vaat etmiyor. Kapitalizmin içerisinde bulunduğu küresel krizde ve HES’ler hem diğer enerji kaynaklarıyla birlikte, hem de ayrı olarak krizin çarelerinden biri olarak kullanılıyor. Su ticari bir araç haline getirilerek ucuz enerji sağlanıyor. Özellikle Doğu Karadeniz’de karşımıza çıkan küçük ölçekli HES’lerle kısa zamanda kara geçmek mümkün oluyor. Bu HES’lerin yandaş firmalara ihale edilmesi ile birlikte maliyetin ucuzlatılması adına dere yatakları geri dönüşü olmaz bir biçimde yok ediliyor, doğanın ücra köşelerine kadar akarsulara el koyularak ticari işletme haline getiriliyor.

Son söz olarak söyleyeceklerimizi baştan söyleyelim; Kapitalizm her alanda insanlığa ve doğaya bir gelecek vaat etmiyor. Kapitalizmin içerisinde bulunduğu küresel krizde ve HES’ler hem diğer enerji kaynaklarıyla birlikte, hem de ayrı olarak krizin çarelerinden biri olarak kullanılıyor. Su ticari bir araç haline getirilerek ucuz enerji sağlanıyor. Özellikle Doğu Karadeniz’de karşımıza çıkan küçük ölçekli HES’lerle kısa zamanda kara geçmek mümkün oluyor. Bu HES’lerin yandaş firmalara ihale edilmesi ile birlikte maliyetin ucuzlatılması adına dere yatakları geri dönüşü olmaz bir biçimde yok ediliyor, doğanın ücra köşelerine kadar akarsulara el koyularak ticari işletme haline getiriliyor.

Bu iddialar ve karşı çıkışlarımızda İktidar sözcülerinin karşımıza çıkardığı argüman, “Ülkenin ve sanayinin hızla büyüdüğü ve enerji ihtiyacının arttığıdır”. Onlara göre HES’lere ülkenin ekonomik kalkınmasını istemeyen ‘Marjinal Gruplar’ karşı çıkmaktadır. Burada iki büyük yalan birada bulunmaktadır. Birinci yalan, Türkiye’nin Sanayisinin büyüdüğüdür. İkinci yalan ise, toprağına, deresine ve yaşamına sahip çıkan halkın direnişini yok sayan ‘Marjinal Gruplar’ söylemidir.

Ranta ve Çarpık Kentleşmeye yönelik büyüme sürecinde enerji ihtiyacı doğmaktadır. Ancak plansız ve tüketime yönelik bir anlayışın hakim olduğu Türkiye’de enerji açığı değil, enerji savurganlığı vardır ve HES’lere karşı direniş ülkemizdeki Devrimci Hareketin örgütlülük düzeyini çoktan aşmış ve halkın doğal bir tepkisi haline gelmeye başlamıştır. Elbette birçok yerde örgütsüz gelişen bu durum birçok eylemin sonuca ulaşamamasına da yol açmaktadır. HES direnişleri ile Devrimci Hareket yeterince buluşabildiğinde eylemler sonuç alıcı olacaktır.

Biz Komünistler, Kapitalizmin insanlığa bir gelecek vaat etmediğinin vurguluyoruz. Kapitalizmin kar etmeye dayalı sisteminin, geldiğimiz noktada yaşam koşullarını bile tehdit eder hale geldiğinin farkındayız. Bu saldırgan yapının sonunu getirmediğimiz sürece gezegenimizin sonuna yaklaştığının da bilincindeyiz.

Dünyamızın geleceği ile insanlığın geleceği örtüşmektedir ve bu gelecek Sosyalizmdir.

İşçi sınıfı ve tüm emekçi halk, Partisinin öncülüğünde bu geleceği yakınlaştıracaktır.

TEILEN